Загрузка страницы

"Cengiz Dağcı'nın Zamanı Durdurduğu Evi" Belgesel

Cengiz Dağcı’'nın eserlerinin çoğunda çok mutlu olduğu KIRIM,Kızıltaş’a ve hayatın kötülüklerine karşı annesinin koruyucu kollarına dönme isteği hissedilir. Cengiz Dağcı bir çok insanın tersine 9-10 yaşlarından itibaren çaresizliklere, korkunç acılara tanık olmuştur. Stalin döneminin insanlara uyguladığı kıyıcı rejime; Kırım Tatarlarının camilerinin yıkılışına, din adamlarının tutuklanışına ve idamlarına, sevdiği öğretmenlerinin bir daha hiç geri dönmemek üzere çalışma kamplarına gönderilişine, babasının haksız yere mahkum edilmesine, üzümler etkili bağlarının ve Ayı Dağı manzaralı evlerinin ellerinden alınmasına, Akmescit’teki odunlukta 5 kardeşiyle yokluklar içinde yaşadığı günlere ve kardeşlerinden ikisinin açlıktan ve soğuktan ölümlerine, 2.Dünya Savaşı sırasında bombalar ve silahlarla insanların katledilişlerine, Nazi esir kamplarında açlıktan, işkenceden ve hastalıklardan ölen yüzbinlerce esire, cesetlerini koydukları büyük çukurlara ve toplu mezarlara, kendisinin de son anda ölümden kurtulduğu tehlikeli günlere tanık olmuştu. İngiltere’ye yerleştikten sonra da o acıların yaşanmadığı hayatının başlangıcını temsil eden Kızıltaş’a, 9-10 yaşlarındaki mutlu günlerine dönmek istemiştir Cengiz Dağcı. Bu mutlu günleri tekrar yakalamak için de Fulham Road’taki evinde çocukluğundaki hayali ile bir Kızıltaş yaratmaya çalışmıştır. Anılarının kendinde kalan izi ile evinde benzerini kurduğu Londra’daki Kızıltaş’ta artık mutludur. Vatanından sürgün bir yazar olan Cengiz Dağcı, 53 senelik hayat arkadaşı Regina’nın ölümünden sonra, Londra’daki evinde onun anıları ile 13 sene yalnız yaşamıştır. Hayallerle, anılarla ve şimdiki hayatın gerçekliğiyle dolu olan Cengiz Dağcı’nın mütevazi evinde zaman adeta 13 sene önce durmuş gibidir.
Bu ev onun geçmişin güzel anıları ile yaşadığı bir yerdir. Romanlarında zaman zaman yansımalarını gördüğümüz cümlelerdir. Bir köşedeki Kırım hatıraları ile dolu eşyalarının dışın-da, evinin her köşesi Regina’nın ve kendisinin çok değerli anılarıyla yüklü eşyalarla kaplanmıştı. Regina’nın duvarda asılı ve çerçeveli olarak şöminedeki fotoğrafları ile konuşuyordu zaman zaman.
Regina’nın yıllarca oturduğu koltuk, çökmüş minderi ile sanki biraz önce kalkmış gibiydi. Fulhamroad’daki bu evde Regina’nın ayak sesleri ve nefesi sanki her an hissediliyordu.

Sonuç:

Yurdundan sürgün yazar, hayatı boyunca hayalini kurduğu doğduğu toprakların bağrına gömüldü sonunda. Bir ömür boyunca ettiği duası yanıt buldu, Kızıltaş topraklarına, üzüm bağlarının içine gömüldü. Halkının acılarını yazması için esir edilmiş ruhu sonunda özgürlüğe kavuştu. O ruh, tek kullanımlık bedeni Kızıltaş’taki mezarda bırakarak dünyada var edilmediği günlere sevinçle kanat çırptı. O kanatların esintisini yüzümüzde hissettik. Cengiz Dağcı’nın ardında bıraktığı eşsiz ebedi eserleri geridekilerin ruhunu besliyor artık. Özgürlüğe uçan ruh bir daha o merdivenlerden ağır aksak çıkar mı bilmem ama, Cengiz Dağcı’nın Londra’daki evi yeni İngiliz sahiplerinin sığınağı oldu. Sökülmediyse, Türk çiçekleri ve badem ağacı yeni to-murcukları ile Cengiz Dağcı’nın selamını veriyor her bahar.

Видео "Cengiz Dağcı'nın Zamanı Durdurduğu Evi" Belgesel канала NESE SARISOY KARATAY
Показать
Комментарии отсутствуют
Введите заголовок:

Введите адрес ссылки:

Введите адрес видео с YouTube:

Зарегистрируйтесь или войдите с
Информация о видео
9 октября 2017 г. 18:50:56
00:18:30
Яндекс.Метрика