Netflix ve diğerleri ne yapmaya çalışıyor?

Netflix’in Minnoşlar filmi gelen yoğun tepkiye rağmen yayına girmeye hazırlanırken bir şey dikkatinizi çekmiş olmalı: Son zamanlarda medyada; özellikle film, dizi ve çizgi filmlerde çocuk istismarının normalleştirilmesi hiç olmadığı kadar hızla artmaya başladı. Peki ne oldu? Neden ana akım medyaya hâkim yapım ve yayın şirketleri çocuk istismarını normalleştirmek için bu derece acele etmeye başladı?

Geçtiğimiz ay yapımcı aktör John Paul Rice, yayınladığı video ile Hollywood’daki çocuk istismarı ağını bir kez daha gündeme getirdi.

Hollywood’un bilinen ama konuşulmayan istismar ağı hakkında bizi uyaran çok isim olmuştu. Ancak Rice’ın söylediklerinde özellikle dikkanizi çekmesi gereken bir kısım var: Meşhur #MeToo hareketi ile medyada boy göstererek kendisini istismara uğrayanların sesi olarak tanıtan ünlülerin dahi, söz konusu çocuklar olduğunda nasıl bir sessizliğin içine girdiği.

Ekim 2017’de #MeToo hareketi başladığında Hollywood’un ünlü isimleri hakkında pek çok cinsel istismar iddiası ortaya atıldı, bu iddiaların bir kısmı ispatlandı ve muhatapları işledikleri suçtan dolayı ceza aldı. Bunlardan en ünlüsü de yapımcı Harvey Weinstein’dı.

80’den fazla kadın tarafından cinsel saldırı ve tacizle suçlandı. 2020’nin başlarında sonuçlanan davada 23 yıl hapse mahkum edildi. Mahkumiyeti sırasında biri 17 yaşında bir çocuk olmak üzere 4 ayrı istismar suçlamasından daha dava açıldı.

Weinstein’la ilgili ortaya dökülenler o kadar korkunçtu ki literatüre “Weinstein etkisi” adıyla bir kelime dahi girdi. Güçlü pozisyonlarda bulunan erkeklerin bu güçlerini kullanarak kadınları istismar etmesi “Weinsteinlık yapmak” olarak adlandırıldı.

Peki böylesine büyük ve uzun sürece yayılan bir suç 2017’ye kadar nasıl gizli kaldı? Ya da daha doğru bir soru soralım: Kaldı mı?

Hatta bırakalım soruları, direkt cevabı verelim: Hiçbir zaman gizli olmadı ki...

2005’te Amerikalı müzisyen ve oyuncu Courtney Love’a sorulan şu soruyu ve verdiği cevabı dinledin:

“Weinstein sizi özel bir parti için otele davet ederse gitmeyin.” Bu cümle Weinstein’ın yargılanmaya başladığı tarihten tam 12 sene önce kuruluyor. Heralde aranızda bu cümleyi duyduğunda bunun ne anlama geldiğini bilmeyen yoktur. Emin olun Hollywood dünyasında da yoktur ancak 12 yıl boyunca susulmasının sebebi de tam olarak bu. Bilmiyor olmaları değil, biliyor olmaları.

Weinstein bu suçları işlerken bırakın eleştirilmeyi ya da itibar kaybetmeyi, Hollywood’un şöhretli büyükleri tarafından övgü üstüne övgü aldı. 2012 Altın Küre Ödülleri sırasında aldığı ödül ardından konuşan oyuncu Meryl Streep, Weinstein’ı Tanrısı olarak tanıttı.

Peki Courtney Love’a ne oldu? Kurbanlardan biri olmamasına rağmen yaptığı açıklamadan dolayı sektörel olarak yasaklandığını söyledi.

Rice sözlerinin devamında sadece Hollywood’daki sessizliği değil, medyadaki sessizliği de dile getirdi. Kurduğu istismar ağı sebebiyle yargılandığı sırada şüpheli şekilde ölen Jeffrey Epstein’in en yakınındaki isim Ghislaine Maxwell’in dosyaları geldiğinde medyanın bu önemli haberi nasıl perdelediğine dikkat çekti.
Şimdi, sorumuza geri dönelim: Neden ana akım medyaya hâkim yapım ve yayın şirketleri çocuk istismarını normalleştirmek için bu derece acele etmeye başladı?

Çünkü artık ne şöhretiyle gözleri kamaştıran Hollywood ünlüleri, ne de 24 saat masal anlatan ana akım medya, gözümüzün önündeki manzarayı örtemiyor. Epstein'in sır kutusu Ghislaine Maxwell hapishanede yargılanmayı ve tanıklığı beklerken, birçok ünlü politikacı ve eğlence endüstrisi eliti, “Epstein'ın kötü şöhretli adasının patronları” olarak insanlığın karşısına çıkmadan önce çocuk istismarını genel olarak kabul edilebilir hale getirmek için çok fazla zamanlarının kalmadığını farkında.

Onlar, kendilerini kabul edilmiş kişiler hâline getirmek için büyük bir cesaret ve emekle çalışıyorlar. Peki biz ne yapıyoruz?

Видео Netflix ve diğerleri ne yapmaya çalışıyor? канала GZT