Загрузка страницы

Kontv/Düzlem'de "Ahıska (Genocide) Dramı..." (Yayın Tarihi: 22 Kasım 2017)

Ahıska; 2500 yıllık Türk yurdu…
Ahıska; yetmiş üç yıldır yesir kalan bir belde…
Ahıska; tek sucu “Türk” olan bir toplumun bir gece yarısı ölüme gönderildiğine şahit olan belge…
Daha milattan önce IV. yüzyılda Makedonyalı İskender bölgeye geldiği zaman karşılaşır bunların atalarıyla. Gürcü tarihçiler bunlara “Kıpçak” ve ya “Bun-Türkler” der ve bunların “otokton” yani yerli Türkler olduğunu söyler.
Ahıskalı Türkler Kafkasya halklarından birini teşkil eder. Nitekim eski dönemlerden itibaren Türklerin Kafkasya’ya yönelik akınlarının olduğu bilinen bir gerçektir. Türklerin yerleştikleri bölgelerden birisini şimdiki Gürcistan sınırları içerisinde bulunan Ahıska bölgesidir. 482 yılına ait bir kaynakta “Ak-Eska” olarak geçen Ahıska ismi, Türklerin şaheserlerinden sayılan Kitâb-ı Dede Korkut’ta “Ak-Sika” veya “Ak-Saka” şeklinde geçmekte ve “Ak-Kale” anlamına gelir. Anadolu Türklüğünün ayrılmaz bir parçası, aynı zamanda “Adigön, Ahıska, Aspinza, Ahılkelek, Bogdanovka, Azgur ve Hırtız” gibi önemli yerleşim birimleri ile 200’den fazla köyün merkezi olan Ahıska, Posof Türkgözü sınırına 15 km. mesafede yer alır.
Miladi XII. yüzyılda bölge, Kıpçak göçlerine şahit olur. 1268’de bu Kıpçaklar “Kıpçak Atabek hükümeti” diye Anadolu’nun en uzun beyliği kurar. Bu beylik 1578’e kadar yani Osmanlının bölgeye gelişine kadar tam 310 yıl devam eder.
Bölge Osmanlı hâkimiyetine Osmanlı-Safevi arasında vuku bulan “Çıldır Savaşı” sonrası geçer. Akabinde “Ahıska/Çıldır Eyaleti” kurulur ve bu dönem artık Ahıskanın en ihtişamlı dönemi olarak tarihe geçer. Ahıska valilerinden Ahmed Paşa’nın 1749’da Ahıskalı ustalara, İstanbul selâtin camileri örnek alınarak inşa ettirdiği “Ahıska Ahmediye Camii ve Medresesi” ise bölgeyi ilmin merkezi yapar. Böylece İstanbul’un kilidi, Anadolu’nun eşiği olan Ahıska, aynı zamanda ilmin beşiği olur. Bu dönem tam 250 devam eder. Ta ki XVIII. yüzyılın başlarında Çarlık Rusyası bölgeye gelene kadar.
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı Ahıska açısından da kötü neticeler doğurur. Savaştan Osmanlı yenik çıkar ve Çırdır Eyaleti ikiye bölünerek Osmanlı ve Çarlık Rusyası arasında taksim edilir. Neticede 1829’da imzalanan “Edirne Antlaşması”yla Ahıska bölgesi Ruslara kalır. Bu da Ahıskalılar için kara günlerin başlaması anlamına geliyordu. Zira Ahmediye Camii yağmalanır ve kütüphanesi Petersburg’a taşınır.
Bu tarihten sonra Ahıska üzerine yakılan ağıtların sayı hesabı olmaz. Onlardan birisinde bu hazin tablo, yani “Ahıska ve mağrip ile meşrik arasında, vatansız ve derbeder kalacak Ahıskalı Türkler” şöyle tasvir edilir:
“Ahıska, gül idi gitti,
Bir ehl-i dîl idi, gitti…
Söyleyin sultan Mahmud’a,
İstanbul kilidi gitti…”
Rus esareti altında geçen doksan yıllık dönem (1828-1918) zulümlerle doludur. Sonrasında gelen birinci dünya Savaşı yine Ahıskalılar için yine bir kara bulut demekti. Bölgede boşluktan istifade eden Ermeniler bu sefer katliama başlar.
16 Mart 1921 Moskova Antlaşmasıyla Ahıska bu sefer Sovyetler sınırında kalır. Bu dönem ve özelliklede Mehmet Emin Resulzade’nin de ifade ettiği gibi “Türklerin en gaddar ve acımasız düşmanı olan Stalin ve onun Beriya gibi cellâtları” iktidara geldiklerinde ise bölgede zulümler katmerleşmiştir.
Genel olarak bu yüzyıla bakacak olursak; XX. yüzyıl insanlık tarihinin en kanlı asırlarından biri olmuştur. Daha asrın başında vuku bulan Birinci Dünya savaşı ve akabinde baş veren isyanlar neticesinde milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Bolşevik Devrimi ile başlayan vahşet, yeni kurulan Sovyetler Birliği’nin geneline yayılmış ve Sovyet lideri Stalin’in iktidara geçmesiyle yerini “sürgünlere, kırımlara, kıyımlara ve göç” gibi tarifi imkânsız felaketlere bırakmıştır. Bu dönemde binlerle insan yurdundan, yuvasından sürülmüştür. Ne yazık ki, bu sürgünlerden “Ahıska Bölgesi ve Ahıskalı Türklerde” nasibini almıştır. Dolayısıyla Ahıskalılar hem Rus, hem de Gürcü mezalimi ile karşı karşıya kalmış, Türk ve Müslüman olarak yaşamanın bedelini ağır bir şekilde ödemişlerdir.
Hiç şüphesiz ki, bu baskı ve zulüm, Stalin zamanında en yüksek noktaya çıkmıştır. Şöyle ki; Ahıskalılar II. Dünya Savası yıllarına kadar askere alınmazken, Sovyetlerin Almanya karşısında zor duruma düşmesiyle Ahıskalı’lardan da eli silah tutan 40.000 civarında kişi cepheye sevk edilmiştir. Geride kalanlar ise yaşadıkları bölgenin merkezle ulaşımı geliştirmek için Borcom Demiryolu inşaatında çalıştırılmıştır. 1944’de Borcom’dan Vale’ye yapılan 70 km. uzunluğundaki demiryolu yapımında binlerce Ahıskalı Türk kötü koşullar sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Bütün bunlara rağmen Stalin’in emriyle vatanlarından zorla sürülmek gibi en acı işkenceye maruz kalmışlar ve 14 Kasım 1944’de yıllarca yaşadıkları anayurtlarını iki saat içerisinde terk etmek mecburiyeti doğmuştur.

Видео Kontv/Düzlem'de "Ahıska (Genocide) Dramı..." (Yayın Tarihi: 22 Kasım 2017) канала Azad DEDEOĞLU
Показать
Комментарии отсутствуют
Введите заголовок:

Введите адрес ссылки:

Введите адрес видео с YouTube:

Зарегистрируйтесь или войдите с
Информация о видео
29 ноября 2017 г. 14:39:56
00:41:06
Яндекс.Метрика