Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (10)
Yazının linki: https://www.patreon.com/posts/49694022
Sıra Mustafa Özcan-Adil Öksüz ilişkisine geldi.
Adil Öksüz, 1991 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Bozyaka’da mollalığa başladı.
Üniversite öğrenciliğinden beri mahrem hizmetlerin içindeydi Adil Hoca. Yani ‘beşinci kat’ta molla iken aslında bir yandan da askerlerle ilgileniyordu.
Belli bir süre sonra Mustafa Özcan’ın radarına girdi.
(...)
Peki Adil Öksüz, Kemalettin Özdemir dışında başka bir kanaldan MİT’e angaje edilmiş olamaz mı?
Elbette olabilir.
Eski MİT Daire Başkanı Mehmet Eymür de böyle bir imada bulunmuştu.
Kesin doğrulamalar olmadan hiçbir seçeneği bütünü ile reddedemeyiz.
Fakat ben bu görüşe de biraz mesafeliyim.
Bu ihtimalin Cemaat içerisinde belli bir rahatlamaya yol açtığının ve çoklarının buna inanmayı özellikle tercih ettiğinin farkındayım.
MİT’in içeriye sızdırdığı elemanlar vasıtasıyla bir tiyatro ile ilişkilendirilmek, darbeye kalkışıp da becerememek veya bir şekilde tuzağa düşürülmüş olmaktan daha evla bulunuyor.
Bu da anlaşılabilir.
Fakat Adil Öksüz’ün 15 Temmuz’dan sonra serbest kaldığında Sakarya’dan kampı aramış olması, Cevdet Türkyolu ile konuştuğu iddiaları, halen bazı mollalar üzerinden Türkyolu ile görüştüğü yönündeki söylentiler ve bu söylentilerin bir ara Gülen’e, “Hocam, Cevdet abi Namık’la (Adil Öksüz) çok fazla görüşüyor, bu yakında patlar, ikaz etseniz de bu kadar sık görüşmese” denecek noktaya kadar varması, durumun o kadar da basit olmadığını gösteriyor.
Öksüz’ün ailesinin ilk önce Cevdet Türkyolu’nun himayesinde kampa yakın bir eve yerleştirilmesi, birkaç kez kampı ziyarete gelmeleri, daha sonra birilerinin devreye girip Gülen’e, “Hocam bu yanlış anlaşılır, kamuoyuna izah edemeyiz. Sanki Adil Öksüz’ü sahipleniyormuşsunuz gibi bir görüntü doğar,” demeleri üzerine yine Cevdet Türkyolu üzerinden başka bir adrese yerleştirilmeleri de bu şekilde yorumlanabilir.
Fakat bu, Adil Öksüz’ün kendisi ile doğrudan görüşmelerle aynı şey değil.
Sonuç itibariyle eşi ve çocukları, Adil Öksüz’ün yaptıklarından sorumlu tutulamaz.
Bütün ailenin cezalandırılması beklenmemeli. Bütünü ile yalnızlaşmış ve şeytanlaştırılmış bir aileye sahip çıkmak, insanî bir vazifeden öte bir anlam taşımayabilir. Yani tek başına bunun üzerinden bir etiketleme yapmak doğru olmaz.
Kaldı ki Gülen’in halen en yakınlarından biri olan Cemal Türk de Adil Öksüz’ün akrabası. Haliyle ailesine sahip çıkmak istemesi de tabii bir durumdur.
Fakat Adil Öksüz’ün kendisi ile irtibatların devam etmesi ve bunun kampta çoğu insan tarafından bilinmesi, hiçbir kayıt ve şart altında normal karşılanamayacak bir tablo.
Ayrıca Gülen‘in bir yabancı televizyon kanalına verdiği röportajda Öksüz‘ün MİT ajanı olabileceğine dair ifadelerine rağmen, Mustafa Özcan‘ın da aralarında bulunduğu birçok Cemaat büyüğünün, soranlara, “Adil Öksüz haindir diyemeyiz. Kesin bilgi olmadan ve kendisi ile konuşmadan bir şey diyemeyiz,” karşılığını vermeleri manidar. Hiçbiri Öksüz aleyhine net açıklamalar yapmıyor.
Öksüz’ün ailesinin de Gülen‘in açıklamasına gönül koyduğu ve imalardan duydukları rahatsızlığı ilettikleri konuşuluyor.
Ben Öksüz’ün 15 Temmuz’daki davranışlarını, daha karmaşık iki ayrı faktöre bağlıyorum.
#AdilOksuz
#MustafaOzcan
#CevdetTurkyolu
Видео Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (10) канала Ahmet Dönmez
Sıra Mustafa Özcan-Adil Öksüz ilişkisine geldi.
Adil Öksüz, 1991 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Bozyaka’da mollalığa başladı.
Üniversite öğrenciliğinden beri mahrem hizmetlerin içindeydi Adil Hoca. Yani ‘beşinci kat’ta molla iken aslında bir yandan da askerlerle ilgileniyordu.
Belli bir süre sonra Mustafa Özcan’ın radarına girdi.
(...)
Peki Adil Öksüz, Kemalettin Özdemir dışında başka bir kanaldan MİT’e angaje edilmiş olamaz mı?
Elbette olabilir.
Eski MİT Daire Başkanı Mehmet Eymür de böyle bir imada bulunmuştu.
Kesin doğrulamalar olmadan hiçbir seçeneği bütünü ile reddedemeyiz.
Fakat ben bu görüşe de biraz mesafeliyim.
Bu ihtimalin Cemaat içerisinde belli bir rahatlamaya yol açtığının ve çoklarının buna inanmayı özellikle tercih ettiğinin farkındayım.
MİT’in içeriye sızdırdığı elemanlar vasıtasıyla bir tiyatro ile ilişkilendirilmek, darbeye kalkışıp da becerememek veya bir şekilde tuzağa düşürülmüş olmaktan daha evla bulunuyor.
Bu da anlaşılabilir.
Fakat Adil Öksüz’ün 15 Temmuz’dan sonra serbest kaldığında Sakarya’dan kampı aramış olması, Cevdet Türkyolu ile konuştuğu iddiaları, halen bazı mollalar üzerinden Türkyolu ile görüştüğü yönündeki söylentiler ve bu söylentilerin bir ara Gülen’e, “Hocam, Cevdet abi Namık’la (Adil Öksüz) çok fazla görüşüyor, bu yakında patlar, ikaz etseniz de bu kadar sık görüşmese” denecek noktaya kadar varması, durumun o kadar da basit olmadığını gösteriyor.
Öksüz’ün ailesinin ilk önce Cevdet Türkyolu’nun himayesinde kampa yakın bir eve yerleştirilmesi, birkaç kez kampı ziyarete gelmeleri, daha sonra birilerinin devreye girip Gülen’e, “Hocam bu yanlış anlaşılır, kamuoyuna izah edemeyiz. Sanki Adil Öksüz’ü sahipleniyormuşsunuz gibi bir görüntü doğar,” demeleri üzerine yine Cevdet Türkyolu üzerinden başka bir adrese yerleştirilmeleri de bu şekilde yorumlanabilir.
Fakat bu, Adil Öksüz’ün kendisi ile doğrudan görüşmelerle aynı şey değil.
Sonuç itibariyle eşi ve çocukları, Adil Öksüz’ün yaptıklarından sorumlu tutulamaz.
Bütün ailenin cezalandırılması beklenmemeli. Bütünü ile yalnızlaşmış ve şeytanlaştırılmış bir aileye sahip çıkmak, insanî bir vazifeden öte bir anlam taşımayabilir. Yani tek başına bunun üzerinden bir etiketleme yapmak doğru olmaz.
Kaldı ki Gülen’in halen en yakınlarından biri olan Cemal Türk de Adil Öksüz’ün akrabası. Haliyle ailesine sahip çıkmak istemesi de tabii bir durumdur.
Fakat Adil Öksüz’ün kendisi ile irtibatların devam etmesi ve bunun kampta çoğu insan tarafından bilinmesi, hiçbir kayıt ve şart altında normal karşılanamayacak bir tablo.
Ayrıca Gülen‘in bir yabancı televizyon kanalına verdiği röportajda Öksüz‘ün MİT ajanı olabileceğine dair ifadelerine rağmen, Mustafa Özcan‘ın da aralarında bulunduğu birçok Cemaat büyüğünün, soranlara, “Adil Öksüz haindir diyemeyiz. Kesin bilgi olmadan ve kendisi ile konuşmadan bir şey diyemeyiz,” karşılığını vermeleri manidar. Hiçbiri Öksüz aleyhine net açıklamalar yapmıyor.
Öksüz’ün ailesinin de Gülen‘in açıklamasına gönül koyduğu ve imalardan duydukları rahatsızlığı ilettikleri konuşuluyor.
Ben Öksüz’ün 15 Temmuz’daki davranışlarını, daha karmaşık iki ayrı faktöre bağlıyorum.
#AdilOksuz
#MustafaOzcan
#CevdetTurkyolu
Видео Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (10) канала Ahmet Dönmez
Показать
Комментарии отсутствуют
Информация о видео
Другие видео канала
Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (11)Ahmet Dönmez: Adil Öksüz 15 Temmuz sonrası defalarca ABD'yi aradıAhmet Dönmez: Hakan Fidan operasyonunda çok pis bir oyun oynandı, cemaat açısından intihar saldırısıHulusi Akar'ın Yazılmamış Portresi-10 (Cemaat Hulusi Akar'a Nasıl Bu Kadar İnandı? (1)Ekrem Dumanlı'ya cevabımCemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (9)Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (12)Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (13)Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (17)Kamp'ta yaşananlar size inanılmaz mı geliyor?Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (19)Hulusi Akar'ın Yazılmamış Portresi - 11 (Cemaat, Akar'a nasıl bu kadar inandı? (2)SEDAT PEKER’İN İFŞA ETTİĞİ KUMARCI EMNİYET MÜDÜRÜ, VİDEOYU YASAKLATTIAbdülhamit Gül-Süleyman Soylu savaşının perde arkası15 Temmuz: Altlara yalanlar, üstlere gerçeklerCemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (21)- İşte 15 Temmuz'un karakutusuCemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi? (34)'Cemaat, ABD ordusuna adam sokmak için ünite kurmuş...' - Prof İhsan Yılmazİşte Alparslan Türkeş anmasına saldırının perde arkası: Soylu, polisleri çektiİTİRAFÇILAR/ E.P.'DAN FAYDALANANLAR ÜZERİNDEN GELİŞEN BİR POLEMİĞE DAİR...