Загрузка страницы

lahzêhâ...

"Ümidini kestiğin şeyden hürsün, tamâh ettiğin şeyin ise kölesi..."

Bir kaç gündür bu cümleleri tekrarlayıp durdum.
İstemsizce ve hayli alışkın olduğum şekilde kendimi ve nefsimi tezkiye etme yollarımdan biriydi bu…

Neyi çok istediysek esaretine girmiştik, ve neden de vazgeçtiysek zamanı geldiğinde en çok ona hamdetmiştik…
Evvel zamanlarda ettiğim bazı duaları düşünüyorum, ve şimdi kabul edilmedikleri için şükrediyorum…
Her şeyden umudumu kesmek ve Allah'tan gayrisinden hür olmak istiyorum...

Uzun yollara çıktım, hayallerim vardı bir kısmını gerçekleştirmek için uzun uzadıya koştum dünyada.
Belki göz göze gelmiştik birinizle,
Belki Huzur-u Hacı Bektaş-ı Veli’de, benden önce girmişti biriniz dergâha.
Belki de Nallıhan’da karşılaştık ne dersiniz,Tapduk Emre türbesinde…?
Sahâbe Efendilerimiz’den olan Kerebi Gazî, Suheyb-î Rumî ve Ubeyd’i Gazi Türbelerinde gördüklerimden biri de mi değildiniz yoksa ?
İnsan yoruluyor çoğu zaman, ruhunu bırakmak istiyor bir köşeye..
Biraz dinlenmek,

Yalnızca İki gece uçsuz bucaksız Karadeniz yaylalarında bir çadırda, insansız bir ormana ve herkeslerden uzaklara bakan gözlerimin neden böyle özlemle gökleri seyreyleyip hislendiğini anlayabiliyor musunuz şimdi ?

Peki ya, yaylada misafirimiz olan yaşlı nine ve dedeye ne demeli.
Nur yüzlü ninenin “ - Dünyadan haberler nasıl evladım” deyişi…
"-Türkiyem nasıl ? " diye soruşu…
Televizyonsuz internetsiz ve elektiriğin dahi olmadığı dağların en zirvesinde, dünyaya inat yalnızlığı seçen bu insanlar benim ruhumu okumuş olabilirler mi ?
İnsana iyi geliyor inanın,
Şu kalıplaşmış özenti dünyadan, beton yapılar arasından çıkmak.
Manevi atmosferlerde bulunmak ve doğa ile olmak
Bir lahzâ nefes almak …
Evet evet yalnızca bir lâhza unutmak,
Yaşanmış ve yaşanacak her ne varsa…

● Bazı mekanları ziyaret inanın iyi geliyor insana…
Bir dinginlik yoğun bir huzur kaplıyor yüreği.
Hele ki Manevî önderlerin, Tasavvuf ehli kimselerin kabirlerindeki atmosfer ruhu yüceltiyor.
her biri “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayetinin nasıl uygulanması gerektiğini öğütlüyor.
Sessizce duran kabirler dahi en büyük nasihatçiler oluveriyor.
Biraz kulaklarımı açmak istedim, duyulmayan şeyleri duymak hissetmek…
Kimseciklerin ulaşamadığı en kuytu dağlarda ufacık bir yaprağa dokunup Rahmân’ın ona “hâyy” sıfatıyla nasıl da hoş ve muazzam şekilde tecelli ettiğini hissetmek…

İnsan aceleci, Muhakkak ki çok aceleci…!
Şerrin ve hayrın ardındaki sırrı öğrenmekte hayli sabırsız…

Teslim olmak istiyor gönlüm..
● “Ne geliyorsa sendendir amennâ,
ve ne gidiyorsa sendendir…”

Zihnim hayli karışık kusurumu mâruz görünüz.
Bocalıyor insan çokça, dedim ya bu dünya için yaratılmamışız ve ondandır buralara bir türlü adapte olamayışımız…

"Ça" kitabında Özdemir Asaf'ın da dediği gibi;

● “Kendini kendinden saklayan bir insan, bir başka insana ne yansıtıp ne sunabilir ki ?”

Sözlerimi alakâsızca ama içimden geldiğince şöyle sonlandırayım

Ben biliyorum ki; Allah bana bir fırsat daha tanıdı,
Hem Allah herkese bir fırsat tanır, hatta şöyle söyleyeyim binlerce kez fırsat tanır.
Ve insan o fırsatı bir gün değerlendirip dünyasını değiştirebilir…
dünyam ve dünyalarınızın değişmesi dileklerimle…
● Hiçbir şey için geç değildir…
● ● ●

Видео lahzêhâ... канала Verâ
Показать
Комментарии отсутствуют
Введите заголовок:

Введите адрес ссылки:

Введите адрес видео с YouTube:

Зарегистрируйтесь или войдите с
Информация о видео
12 июля 2018 г. 22:44:56
00:05:18
Яндекс.Метрика