Загрузка страницы

Edip Yüksel (T) Beklenen Mehdi Şeyh-ül Kedi Adnan Oktar

Videoyu sonuna kadar seyredin. Hepimize önemli hatırlatmalar içeriyor.

(Aşağıdaki söyleşi Yeni Harman dergisinin 1 Aralık 2006 tarihli 101'inci sayısında yayımlanan söyleşinin başından bir alıntıdır).

ADNAN OKTAR veya Harun Yahya: Beklenen Mehdi

ESİN DALAY: Adnan Hoca'yı anlatır mısınız? Nasıl tanıştınız, nasıl bir birlikteliğiniz oldu?

EDİP YÜKSEL: Daha sonraları Harun Yahya mahlasını alan Adnan Oktar 1980'lerin ortalarında öğrencim idi. İlk tanıştığımızda ben ünlü bir Sünni yazar ve politik eylemciydim. O ise Kürt Molla Said Nursi'nin kitaplarından etkilenen adı duyulmamış muteassıp bir Sünni idi. O sıralar kitaplarım baskı üstüne baskı yapmasına ve yüzbinlerce okuyucum olmasına rağmen kendime ait özel bir grubum yoktu. O ünlü değildi fakat üniversite öğrencilerinden birkaç düzine müride sahipti. Yirmilerinin sonlarında, üniversiteyi bırakmış, Ortaköy'ün orta sınıf bir mahallesinde annesiyle birlikte yaşayan bir işşizdi. Siyah uzun bir sakalı, yumuşak bir ses tonu, güler bir yüzü, çocukça şakaları ama en önemlisi hayali görevi için güzel hesaplanmış bir planı vardı.

Adnan mistisizm ile bilimsel retoriği birleştirip seçkin sınıfın çocuklarına korkutmadan modern bir biçimde sunuyordu. Zarif ve şehirli bir Said Nursi idi. Sakalsız Said'in aksine şık ve bakımlı sakaldan hoşlanıyordu. (bıyıklarını kısaltıp saçlarını tıraş ederek Fransiskan keşişlerine benzeten dinadamlarinin sakalından çok Avrupali sanatçıların sakal stilini benimsemişti). Bu büyüsel bir çözümdü. Kendisiyle öğrencileri arasındaki mesafeyi her zaman korurdu ve onlardan sadece 7-10 yıl büyük olmasına rağmen onlara baba gibi davranirdi. Genç öğrencilerinin başını okşar ve onları görev için çalışmaya teşvik ederdi. Onlar ise bu hoş ve korumaci ilgiden haz alırlardı. Üniversite öğrencilerini, özellikle de zengin ailelerin yakışıklı çocuklarını hedef almıştı. Birbirlerini dairenin içine çekmekteydiler.

1986'da askerlik görevimi Samsun'da yaparken Rashad Khalifa ile haberleşmeye başlamıştım. Birkaç ateşli mektuplaşmadan ve tarihsel bir öneme sahip kitabı "Kuran, Hadis ve İslam"ı okuduktan sonra 1 Temmuz 1986'da dinimi sadece Allah'a özgülemeye karar verdim. Bu inancımı Adnan Oktar da dahil olmak üzere yakın arkadaşlarımla paylaştım. Yeniliğe açıktı. Periyodik olarak bana sorular sorar ve benden aldığı bilgileri müritlerine aktarırdı. Görüşmelerimizi müritlerinden gizli tutmaya çalışıyordu. O zaman bunun nedenini bilmiyordum ve pek de önemsemiyordum. Tarzımı çok cüretkar ve kültürümü fazla köylü bulduğunu düşünüyordum. Haklıydı. Politik ve dini konularda tartışırken karşımdakinin giyimi, zenginliği veya kişisel duygularını pek umursamazdım. Geçmişe baktığımda bu gizliliğin arkasındaki gerçek nedeni görüyorum: Varlığımın onun karizmasını tehlikeye atacağını ve izleyicileri üzerindeki etkisini azaltacağını düşünüyordu. Özel bir bilgi veya Tanrı'dan ilham aldığını düşünmelerini istiyordu. Arapça bilmemesine rağmen soru soramayan saf takipçilerini kandırabilecek ve çok şey bildiği izlenimini verebilecek kadar zekiydi. Beni görevi için muhtemel bir rakip olarak görmekteydi.

ESİN: Nasıl yollar ayrıldı?

.................................

(Bu uzunca söyleşinin formatlanmamış versiyonunu şurada bulabilirsiniz: http://hocaadnan.blogspot.com/2008/04/adnan-oktar-veya-harun-yahya-beklenen.html )

Видео Edip Yüksel (T) Beklenen Mehdi Şeyh-ül Kedi Adnan Oktar канала Edip Yuksel
Показать
Комментарии отсутствуют
Введите заголовок:

Введите адрес ссылки:

Введите адрес видео с YouTube:

Зарегистрируйтесь или войдите с
Информация о видео
11 мая 2014 г. 16:14:38
00:21:13
Яндекс.Метрика