Загрузка страницы

Vedat Türkali - Bekle Bizi İstanbul (Kendi Sesinden)

İSTANBUL
Salkın salkın tan yelleri estiğinde;
mavi patiskaları yırtan gemilerinle, uzaktan seni düşünürüm İstanbul!
Bin bir direkli Haliç’inde akşam,
Adalar'ında bahar,
Süleymaniye’nde güneş...
Hey, sen ne güzelsin kavgamızın şehri!
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bu günlerde;
bakışlarımda akşam karanlığın,
kulaklarımda sesin İstanbul!
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bu günlerde;
sen şimdi harâmîlerin elindesin İstanbul!
Plajlarında karaborsacılar
yağlı gövdelerini kuma sermiştir;
kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında!
Balıkpazarı’nda depoya kaçırılan fasulyanın meyvesini
birlikte devşirirler...
Sen şimdi harâmîlerin elindesin İstanbul!
Et, tereyağı, şeker;
padişahın üç oğludur.
Kenar mahâllelerinde,
yumurta masalıyla büyütülür çocukların;
Hürriyet yok!
Ekmek yok!
Hak yok!
Kolların ardından bağlandı,
kesildi yol başların;
harâmîlerin gayrısına yaşamak yok!
Almış dizginleri eline
bir avuç vurguncu müteahhit, toprak ağası,
onların kemik yalayan dostları...
Onların sazı, cazı, villası, doktoru, dişçisi...
Ve sen esnaf, sen söyle!
Sen memur, sen entelektüel
ve sen, haktan bahseden
Ortaköy’ün, Cibali’nin işçisi!
Seni öldürürler, seni sürerler.
Buhranlar senin sırtından geçiştirilir.
İpek şiltelerin, ıstakozların
ve ahmak selâmeti için
hakkında idam hükümleri verilir.
Haktan bahseden namuslu insanları,
yağmurlu bir mart akşamı topladılar;
karanlık mahzenlerinde şehrin.
Cellâtlara gün doğdu!
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır,
bir kalem yazın vardır,
dudaklarını yakan bir çift sözün vardır; söylenmez!
Harâmîler kesmiş sokak başlarını.
Polisin kırbacı, cellâdın ipi, spikerin çenesi, baskı makinesi
harâmîlerin elinde...
ve mahzenlerinde insanlar bekler; gönüllerinde kavga, gönüllerinde zafer...
Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde.
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul!
Bulutların ardında damla damla sesler,
gülen çehreleri ve cesaretleriyle
arkadaşlar çıktı karşıma;
dindi şakalarımın ağrısı.
Bir kadın yoldaş tanırdım;
bir kardeş karısı...
Hasta ciğerlerini taşıdığı
çelimsiz kemikli omuzları
ve hüzünlü çehresiyle
bebelerini seyrederdi.
Cellâtlara emir verildiği gün harâmilerin sarayında,
gebeliğin dokuzuncu ayında...
Aç kurtların varoşlara saldırdığı
tipili bir gece yarısı,
sırtında çok uzak bir köyden indirdi otuz beş kiloluk sırrımızı.
Zafer kanlı, zafer kıpkırmızı!
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul.
Bekle bizi;
büyük ve sakin Süleymaniye’nle. Bekle;
parklarınla, köprülerinle, kulelerinle, meydanlarınla...
Mavi denizlerine yaslanmış
beyaz, tahta masalı kahvelerinle bekle!
Ve bir kuruşa yenihayat satan,
Tophane’nin karanlık sokaklarında koyun koyuna yatan
kirli çocuklarınla bekle bizi.
Bekle, zafer şarkılarıyla
caddelerinden geçişimizi.
Bekle, dinamiti tarihin!
Bekle;
yumruklarımız
harâmîlerin saltanatını yıksın!
Bekle, o günler gelsin İstanbul, bekle!
Sen, bize lâyıksın.

Vedat Türkali

Salkın: 1.Soğuk rüzgâr
2. Güneşsiz, serin
***
Şarkı, Seyhan Müzik etiketiyle çıkan "Onurlu Yıllar" albümünde, on iki sanatçı tarafından seslendirilmiştir.
Seslendirenler:
Hilmi Yarayıcı, Efkan Şeşen, Selçuk Balcı, Ender Balkır, Niyazi Koyuncu, Ali Altay, Nilüfer Sarıtaş, Devrim Kaya, Deniz Toprak, Nazlı Uğurtaş, Kadir Demir, Mehmet Gümüş

Видео Vedat Türkali - Bekle Bizi İstanbul (Kendi Sesinden) канала Şelale Poyraz
Показать
Комментарии отсутствуют
Введите заголовок:

Введите адрес ссылки:

Введите адрес видео с YouTube:

Зарегистрируйтесь или войдите с
Информация о видео
10 июня 2015 г. 20:01:45
00:04:50
Яндекс.Метрика